Friday, September 14, 2012

Babaannem'den

Babaannem 1996 yılında öldüğünde 107 yaşındaydı. Pamuk gibiydi.. Hıdırbeyli'de iç içe iki avludan sonra cumbalı büyük bir evde( benim doğduğum evde orası) gelin gelmişti. Savaşta dedemi 4 yıl beklemiş. Dedem Halil Efeydi. Öyle dağa falan çıkmamış ama ermeni savaşlarında,kurtuluş savaşında yürekten savaşmış.İlk çocukları ikiz olmuş. yaşamamış. sonra dört çocuk.. halam tek kızmış. Bu yüzden çok kıymetliymiş. Babamla annemi evlendirirken aynı gün halamıda gelin etmiş. Bir günde iki düğün..neyse konumuza döneyim. Babaannemden geriye eşyaları kaldı. Ama güzelim eşyaları gelinler yani annem ve yengelerim eski diyerek kıymetini bilemedi.

 Bizim incir bahçelerimiz vardı. Gelinlik porselen tabakları ile ayran bardaklarını  iğlek agacının altında bir çukur açarak sakladım. Çünkü annem istemiyordu. İncir bahçesinden kışlık evimize geldik.Aylar geçti. Ertesi yıl incir göçümünde doğru ağacımın altına gittim. Bir de ne göreyim?  Benim tabaklarım ve bardaklarımın üzerinden saban geçmiş. derinden alınca kırılmışlar.

  Onları öyle görünce ağladım. kırık olanları birleştirmek istedim. Olmadı.. Birer tane kalmış onları yıllarca evden eve taşınırken önce  korudum.sandıklarda sakladım. sakladımm sakladım..Sonunda ; öldüğümde saklayacak değer bilecek bir yakınımın olmadığını gördüm. Onları Aydın Ticaret Odasının Aydınlılara Armagan ettiği AYTO KÜLTÜR Evine verdim.

 İçim rahat. Benim için koruyacak olanlar var. Onlara Teşekkür ederim.

 Tüm zenginliğimiz anılarımızın çokluğu.. yaşamışlıklarımız..













 Sevgiyle kalın..

No comments:

Post a Comment