Monday, July 30, 2012

Hangi Durumlarda Antibiyotik Kullanılır

Bu ilaçların uygunsuz veya gereksiz kullanımının son derece ciddi sonuçları olabilmektedir. Bunların en önemlisi olarak da bakterilerin bu ilaçlara karşı direnç geliştirmesi sorunuyla karşılaşmaktayız. Tahmin edilebileceği üzere, bu dirençli bakterilerle ortaya çıkan enfeksiyonların tedavisi de oldukça güç olmaktadır. Gerek dirençli bakterilerin ortaya çıkması, gerekse birtakım ciddi allerjik ve toksik yan etkilerinin görülebilmesi nedeniyle antibiyotikler, mutlaka bir hekimin önerisi ve kontrolüyle kullanılmalıdır. Penisilin grubu antibiyotiklerin kullanımıyla zaman zaman öldürücü olabilecek allerjik yan etkilerin ortaya çıkabileceği bilinmektedir. Bu nedenle bu ilacı ilk kez kullanacak kişilere mutlaka kullanım öncesi alerji testi yapılmalıdır. Allerjik reaksiyonların test için verilecek çok küçük dozlarda bile ortaya çıkabilmesi nedeniyle, testin gerekli acil yardım için yeterli ekipman ve sağlık ekibinin bulunduğu bir merkezde yapılması hayati önem taşımaktadır. Her ateş yükselmesi enfeksiyon anlamına gelmediği gibi, her enfeksiyonun etkeninin de bakteriler olması gerekmez. Bu nedenle, örneğin virüs denilen farklı mikroorganizmaların neden olduğu grip gibi ateşli enfeksiyonlarda antibiyotik kullamının tedavi edici bir etkisi olmayacaktır. Eğer kullandığınız ilaç yanlış seçilmişse doğal olarak hastalıkta herhangi bir iyileşme de görülmeyecektir.













« Soğuk Havalar Yüz Felcine Sebep Olur Mu   |  
Antibiyotiklerin Yan Etkileri Nelerdir »



Yorumlar

Sunday, July 29, 2012

3




kalktım dedim napcam mavi de yok uğurla da utanıyorum amk konusamyorum. dedim gireyim bi işe calısayım. hem seneye harc paramı biriktiririm. tanıdık manıdık sordum sorusturdum. sarıyerde bi suru iş buldum ama ben sarıyerde çalısmak istemiyorum. en sonunda biri dedi "beşiktas mado'da çalısırmısın?"


çalısırım tabi amk niye calısmıycam?


neyse gittik adamlarla konustuk tamam dedi yarın basla. kaçta gelcem falan derken saat sabah 8 aksam 7 çalıscan dediler. tazeyiz ya amk eziyolar. mecburen eyvallah dedim. eve gittim yattım uyudum erkenden ama elim hep telde amk. aasam mı mesaj mı atsam falan. dayanamadım gizliden çağrı attım. onun da mantığı neyse?


tabi dönüş yok geri. zaten gizli no çağrı atmışım neyine cağrı atcak amk?


yattım uyudum.


geceden anneme soylemiştim anne 6 da kalkcam diye. sabah kaldırdı annem. yuzumu yıkadım cıktım yola. saat 8eçeyrek kala oldum madonun önünde. daha kimse yok kepenkler inik falan. çömdüm amk orda bekliyorum. 15-20 dakkaya hafif kel orta yasla yaslılık arasında biri geldi.


neyse açtı dukkanı. ben de girdim içeri önce bana buyrun falan cekiyo musteri sandı. dedim abi böyle böyle. ben yeni eleman. hee tamam falan dedi. asagı in orda ustunu değiştir dedi.


dedi de ne giycem amk?


sordum "abi ne ustu" dedim. "


aşağıda kolide sıfır gömlekler var onlardan iki tane al birini giy birini eve götür. 1 tane de önlük al ordan gel buraya" dedi


"tamam" dedim indim asağı.


üst değiştirme yeri dediğim yer depo amk. dondurmaları koydukları uzun uzun 2 tane difriz, pasta kutuları, kulah paketleri falan filan bi tane de seccade var. neyse buldum gömlekleri aldım 2 tane large beden. önlük de buldum. ustumden cıkanı da kapının orda askı vardı oraya astım cıktım yukarı.


yukarı cıktım mal mal takılıyorum. napcam bilmiyorum ki amk. verdi elime bi bez orayı sil burayı sil falan filan. ne derseler yapıyorum amk.


bi kaç gün çömez davasına ezdiler beni. ben de haklarıdır diye sesimi çıkarmadım. ama 5-10 güne alıştık birbirimize rahatladım biraz. tabii ki "gel adnan sen otur biz çalısırız" demiyolardı ama elimde bezle gezmiyodum en azından.


ilk bi ay böyle geçti. çok egzantirik mevzular olmadı. arada adüyonları hesaplarken yanlışlık yapıyodum eksik hesaplıyodum sonra onlar bana giriyodu, aklımda mavi ne yapıyodur ne ediyodur, babamla aramız bombok, annem bizi barıştrmaya çalıssıyı falan filan...


tabi bir de devamsızlıktan kaldığımı öğrendim. aa çok da siklemedim açıkcası. evdekilere de "1 dersim kaldı onu da seneye veriririm" yalanını söyledim. oysaki hazırlıkta kalınca devamsızlıktan mecbur tekrar okuyosun hazırlığı.


böyle böyle geçti koca bi haziran.


temmuza girmemizle yine hareket basladı amk.


haftasonuydu galiba, ya cumartesi ya pazar tam hatırlamıyorum. besiktas mado 2 katlıdır. ben ust katta calısıyorum. bi ara bi gurp geldi genc kızlardan oluşan. geçtiler oturdular. gidilecek menü verilecek bes dakka sonra gidilip siparşler alınacak falan filan...


genelde karı kız gelince ben verirdim menüleri, siparişleri alırdım falan filan. bana bırakırlardı cıtırları.hem benim el yuz duzgun biraz hem de depodaki seccade vardı ya. biraz hacı hoca takımıydı ordakiler.


neyse aldım ben menüleri gittim hoşgeldiniz dedikten sonra verdim masaya. geri dönüyorum. kızlar kendi aralarında konusyo falan. bi mevzu olduğunu sezdim ama çok da siklemedim acıkcası. türkish kasarları biliyosunuz amk. yalandan "ay ne tatlı cocuk" falan derler, şeş beş bakarlar suratınıza sonra siz de o ilgiye aldanıp karsılık verirseniz taşşak geçmeye baslarlar. madodayken acemiliğime gelip ilk ay bi iki kere yaptığımdan tecrubeliyim amk. siklemedim tabi


dedim tasssakoğlanı olmaya ne gerek var?


bi bes dakka sonra ben masaya doğru gittim elimde kalemle ufak bi kağıt masa biraz kalabalık ya akılda tutamam siparişleri diye kağıda yazcam.


önlerine geldim.


tipik garson sesiyle "karar verebildiniz mi?" diye sordum.


orospular basladı "ay ben banana split yiceam", "oy beğn dea bi tağne cup anatolia alayım", "caffe latte var mı sizdeğ" diye siparişleri vermeye. ben de yazıyorum kağıda tabi. ama bi tanesi hiç konusmuyo sipariş de vermiyo. göz ucuyla baktım tanıdık da geliyo siması. yabancı değil yani. ama önceden gelmiş bi musteri diye dusunuyorum tabi. günde kaç tane adam geliyo amk.


en son o kızdan da alcam siparişi döndüm ona doğru "siz bişey almazmısınız?" diye sordum.


baktı baktı "adnan" dedi.


o ara ben sipariş versin diye beklerken kağıda bakıyorum amk adnan dediğini duyunca kıza diktim gözleri."


anladı tabi adnan olduğumu en birden gözleri ona dikip kim olduğunu çıkarmaya çalısınca. ama cıkaramadım.


"adnan tanımadın mı?" diyo.


lan dedim bunlar buyuk kasar amk. yakada isim yazıyo ya onu gördüler büyük tassak geçicek benle.


"çıkaramadım kusura bakma" dedim. ama bi siktir git bana mı yutturcan amına kodumun kaşarı edası var yuzumde.


"ayça ben" dedi.


sinirleniyorum artık kız diyorum hala salağa yatıyo beni de salak yerine koyuyo. etraftaki kızlar da gulumsuyo, kıkırdıyo amk.


zaten kızdım enle tassak geçiyolar diye. tam o sırada orospulardan biri "ay ayça bi hatırlatamadın kendini çocuğa" dedi. etraftakiler de orospu kahlahaları attı dedim sikerim işini de gucune de verdiğiniz siparişi de(tabi içimden:)) bişey demedentezgaha gittim. mustafa abi vardı


"al abi siparişler bunlar hazırlayın sunları götürün gidin verin su amına koduklrıma" dedim. katta da iki garson çalısıyoruz serkan diye bi çocuk var yanımda. ona dedim "ben bi sigara içmeye gidiyorum. masaların adüsyonları açtım . bu da su orospularn siparişi hazırlanıyo götürür verirsin"


"tamam kardeşim. sen git gel ben de çıkayım" dedi ben indim tabi hemen aşağı. çıktım dısarı. madonun önünde içemiyoduk sigarayı hemen çaprazda bi tekel var onun oraya gidip dumanlanıyoruz. hem de muhabbet ediyoruz falan. neyse gittim ben bi sigarayı somürdüm amk. sonra yaktım ikinciyi. onu da aheste aheste içiyorum. maksat zaman geçsin kasarlar siktirsin gitsin de sinirim daha da bozulmasın.


neyse ben ikinci sigarayı da içtim ama yavas yavas içiyorum ki orospular bitirsin siparişlerini siktirsin gitsin. gerçi önündekini bitiren hemen mi kalkıyo amk. ama o an dusunemiyorum ki öyle.


sigarayı bitirdim yavas yavas cıktım yukarı bakım kemaşeler orda. muhabbet ediyolar. o ara serkan geldi "amk paketi mi içtin lan?" diyo. hee dedim amk paketi içtim.


"ben de imniyorum kanka bi dumanlanayım gelirim" dedi indi aşağı.


kaldık salonda tek basımıza. tezgahta mustafa abi var ama amk onun. bi boka yaramıyo soyluyosun hazırlıyo koyuyo tepsiye o kadar. benim işime yaramıyo yani.o ara bi iki masa kalktı. onların hesapları aldım kasa aşağıda aşağı iniyorum ustunu getiriyorum falan kosusturdum baya.bi de bu amına kodumun madosu oyle de bi yer ki birden bosalıyo birden doluyo. acayip bi hareketlilik tarzı var. işte o ara da boşalma arası olcağı tuttu. o iki masa kalktıktan sonra öbür masalar da kalkmaya basladı. serkan da geldi ama ben paso hesapları getir götür yapıyorum o masaları topluyo boşları falan. maksat ben o kaşarlarla muhattap olmayayım. neyse herkes gitti. 2 masa mı 3 masa mı ne kaldı. biri de bizim orospular. hemen hemen boşaldı kat. ama tabi ben aşağı in çık in cık sikildi iflahım. kat mı boşaldı brazzersdaki kel adam gelip benim suratıma mı boşaldı anlamadım amk.


herkes gdince biz rahatladık kendi kendimize muhabbet ediyoruz serkan ben mustafa abi o ara masalardan biri bişey isterse diye mustafa abinin gözü masalarda takılıyoruz amk. bi ara mustafa abi "c-5 bişey istiyo" dedi. c-5 de masalara isim verdik 3 sıra ya a b c diye. c sırasındaki 5. masa demek istiyo yani.


o masa da tabii ki bizim orospular. "serkan gt bak n istiyolar" dedim gitti çay may bişeyler istemişler onları götürdü geldi bu. çayları verdikten sonra 10 dakka geçmedi bu ayca diye kendini tanıtan benim hatırlamadığım hatun kalktı bize doğru geliyo. dedim amk bu ne diycek şimdi. yaklaştı


"adnan sen beni tanımadın galiba. ayca ben" dedi yine


"evet söylemiştin az önce de ama yine cıkaramadım kusura bakma" dedim


. yalandan elimdeki adüsyonu kurcalıyorum sanki kansere falan care buluyomus triplerinde. ilgilenmiyorum ki siktirsin gitsin.


"ayça ben, okuldan. seçilin arkadasıyım hatırlamadın mı?" dedi bende flashbackler basladı amk.


secil vardı ya ben mavi'yi görünce ayrıldım kızdan sorgusuz sualsiz. onun arkadası amk.


hatırladım tabi "ya kusura bakma hatırlayamadım" dedim


"amına kodumun orospusunun evladı niye hatırlayamadın?" diyemeyeceğine göre "önemli değil" dedi.


"ee nasılsın nasıl gidiyo" falan dedim basladı anlatmaya okul bitince cok sıkılmış da tatile gitmiş ama halası hastalamış da dönmüşler erkenden falan filan susmuyo amk.ben de arada "hmmm geçmiş olsun.", vah vah", "tüh tüh" falan diyorum.


neyse bi ara sustu amk. ohh diyemeden "ee sen napıyosun?" dedi.


"napıyım işte kaldım ben sınıfta devamszlık yuzunden. yazın da babamdan para almak ağırıma gitti burda çalısıyorum" falan dedim. bu sefer de o basladı "hmmm", " en guzelini yapmıssın", "yaa" falan demeye. ulan dedim kız da içinden benim ona dediklerimi diyo kısa kes adnan. "ee işte kızım okuyun da bizim gibi eşek olmayın" gibi güzide bi espri ile bitirdim laflarımı. bu da yalandan güldü


o ara birileri geldi ben de dedim fırsat bu fırsat kaçmak için "benim masa ile ilgilenmem lazım sorun olmaz di mi?" dedim


"yok yok ben de arkadasların yanına geçeyim" dedi


yarım saat sonra bunlar kalktı hesap istiyolar serkandan. ben serkana dedim tabi o muhabbetten sonra "hesap alma benim misafirlerim onlar"


"yavsak bi "aaa olur mu ya ayıp olur" muhabbetinden sonra saol falan dediler gittiler.


ulan bunlar gidince bi baktım hesaba 5o kusur lira yemiş kemaseler.


amk koyim oyle misafirin ben ne bileyim o kadar olduğunu. hani şekil yapcaz ya kızlara "garsonuz ama erkeklik ölmedi lan" diye. iyi oldu tabi girdi amk götüme. zaten tiplerler(bahşiş) aldığımız 750 lira para onun da 50si gitti bu orospulara.


neyse aksam oldu oyle cıktm tansasın ordan minibuse bindim sarıyere gidiyorum. ulan o minibuste işe giderken ve dönerken uyuduğum uykuyu daah hiç uyumadım lan.o nasıl bi tatlı uyku amk. "unknown_driver-magirus_motoru.mp3" diye bi dosya bulan olursa allah askına yollasın lan. neyse gittim eve uğur aradı am hiç görüşemiyoruz falan diyo. iyi dedim gel amk bahçeye görüşelim. oturduk bunla muhabbet ettik. ben hiç mavi konusu actırmıyorum ama. sanki unutmuş triplerindeyimama o da ben de biliyoruz bunun yalan olduğunu. en sonunda bu piç ibneliğine mi yoksa sahiden mi dedi bilmiyorum


"tuğçe de mesaj attı mavilerdeymiş" dedi.


siklemiyo gibiyim tabi ama gözlerim parladı amk mavi diyince. yine de adet yerini bulsun diye "sorduk mu amk?" dedim


ne cevap verse beğenirsiniz?


yok oyle hikayenin akısını darma duman edecek kurgu zebgini bi cevap değil. sadece uğurun ve benim muhabbetimizin nasıl bi orta okul-lise arası olduğunu anlayın diye sordum lan.


cevap aynen su:


"söyleyip de koyduk mu?"


o tiksinç muhabbeti biraz daah uzatmak için verdiğim "biz söylemeyip de koyanlardanız" lafımın üstüne. bi mesaj daha geldi buna. "kız hastaymış lan" dedi.


ananı sikeyim sanki kız 4 kursun yedi de bana ihtiyacı var gibi fırladım yerimden.


"kalk amk kalk yeniköye gidiyoruz" dedim


bu mırın kırın etti ama atladık arabaya cıktık yola. arada bu mesaj falan da atıyo tabi tuğçeye. tuğçe de gelmeyin falan diyomuş tabi mavi'nin düşüncesi bu. niye gidiyoruz ki hakkaten o da var amk. yeniköye geldik bu yavasladı "sür dedim amk sür"


nereye falan demeye kalmadı "istinyeye" dedim.


istinyede istinye devlet hastanesini biraz geçince hemen solda boş bi arsa var. yazları panayır gibi lunapark gibi bişey olur ora. hatta bazen belediyenin düzenlediği konserler olur. oraya gittik. indim arabadan pamukşeker aldım bi tane.


geri bindik bu mal mal bakıyo elimdeki pamukşekere.


"ne bakıyosun lan sür amk sür" dedim.


"cebinde bozuk para arıyo. o da alcakmış tuğçeye sonra adnan maviye aldı sen bana almadın muhabbeti olurmuş.


ya dedim olmaz bişey sur sen. bastık gidiyoruz ama sahilden sarıyere gidiş biraz tıkalı. 1 km yolu 10 dakkada anca gittik. neyse yenikoyde benzincinin ordan daldık içeri ama evlerine gidemiyoruz tabi. sonucta babası var amk. sikilmeyelim akşam akşam.


"mesaj çek tuğçeye insin aşağı buluşalım" dedim uğura.


attı bu mesajı. kız bize cevap yazdı. bi tane bakkal var biraz asagıda onun oraya gidin diye. bakkalı tarif etti. biz oraya gittik bekliyoruz. 5-10 dakkaya geldi tuğçe.


"ya manyakmısınız niye geliyosunuz" falan diyo.


çıkardım pamukşekeri "al dedim bunu ver maviye. iyi edecek bu onu"


amk romantik sanıyorum ben o an kendimi. ulan pamukşekerle hastalık mı geçer? işte şirinlik olsun kızın morali yerine gelsin hasta olunca somurtur ya insan iki gülsün, ben görmesem de gamzeleri benim için çıksın istedim lan.


verdk pamukşekeri cıktık gittik eve.


bahçeye geçtik bizim. oturuyoruz amk. he soylemeyi unuttum ertesi gun benim izin gunu ya rahat rahat takılıyorum amk. şimdi iki tane einstein cıkar "yarın işe gitcen yat uyu yalanına soktuuum" der falan.


biz oturduk bu yine mesajlasıyo tuğçeyle ama benim kulak direkt uğurda amk. bekliyorum ki kız benle alakalı bişey demiş mi? dese mutlaka tuğçe ugura soyleyecek uğur da bana.


tam ben bunları dusnurken bu bana "gel gel! al bak amk oku" dedi uğur telefonunu uzattı


lan dedim heralde mavi bişey dedi uğur da bana okutcak.


bi baktım ki tuğçe buna "adnan maviye pamukşeker almış sen bana almamışsın" yazmış ama r harfleri y şeklinde. bebek taklidi yapan kız dedected amk.


ben tabi bambaşka bi mesaj beklerken bunu okuyunca hayalkırıklığına uğradım paçalarımdan akıyo hayalkırıklığı. neyse çok da siklemedim zaten alışmıştım kızın beni umursamamasına. kabullenmiştim yani.


biz bahçede oturduk bi iki saat sonra uğur evine ben evime. biraz tv izledim saat oldu3 falan. yatmaya hazırlanıyorum bi dit dit diye ses. ulan dedim kuş mu grdi eve yoksa ağustos böcekleri mi girdi derken mesaj gelmiş. nasıl mesajsız kalmıssam sesini bile unutmuşum lan.


depar attım telefona. bi yandan diyorum uğurdur amk ama bi yandan da mavi olabilebilir mi diye dusunuyorum.


telefonun ekrana baktım mavinin resim altta da "1 yeni mesaj mavi" yazıyo. o kadar mutlu olduğum son an heralde mavinin ilk yemek yiyelim teklifimi kabul ettiği andı diyeyim siz anlayın durumun nasıl olduğunu.


açtım baktım tabi hemen mesaja "pamukşeker için cok saol. iyi geldi gerçekten" yazmış.


o kadarcık ama ben onu 5 kere faalan okudum. sonra cevap yazmak geldi aklıma.


ne yazsam ne yazsam diye dusunuyorum. oyle bişey yazmam lazım ki hem karizmatik hem umarsız ayrıca tutarsız biraz da sevecen olmalı. sonra dedim o iş beni aşar "mavi iyisin dimi nasıl oldun çok merak ettim seni" yazdım mal gibi.


oturdum amk yataga bekliyorum cevap yazar mı diye. yemin ederim dakkalara bakıyorum ne zaman mesaj atar diye.


tam 2 dakka sonra "iyiyim merak etme. sen nasılsın yazmış"


amına koyyim kız bana kombo yapmış lan!


iki mesaj ust uste!


karsılıksız askımın tarihinde ilkti bu. maviden iki mesaj...


adnan durur mu o saatten sonra destan yazdım amk kıza


"ne olsun dukkandan da ayrıldım şimdi baska bi yerde çalısıyorum. dersler de biraz kotu ama duzeltcem seneye. buyuklerin gözlerinden kucuklerin... " gibi bi suru sey yazdım. o zaman 2. mesaja geçince buyuk masraftı ben 4 mesajlık yazmısım. 8 kontor amk.


yolladım ama mesaj 4 parca olunca yollaması da uzun suruyodu. birinci mesaj yollanıyor, yollandı, iletildi, 2. mesaj yollanıyor yollandı, vs vs...


biraz bekledim yine mesaj atar mı diye 5-10 dakkaya 3. mesajı attı. dedim ben uzun yazdım ya o da uzun yazdı heralde. actım baktım ki "hmm" yazmış sadece.


hmm yazan mesaja "bosver sen iyisin ya yeter" yazıp yolladım. 5e kadar bekledim amk bi mesaj diye atar mı diye atmadı. ben de uyuyakalmısım zaten.


ertesi gün uyandım saat 2 falandı. uyanır uyanmaz telefona baktım 6 tane cevapsız var uğurdan. ulan dedim bişey oldu heralde. aradım lavuğu açtı hemen


"adnan mavi hastaydı ya ona rapor almaya gitcez hem de kız pek iyi değilmiş bi de hastaneye götürcez" dedi.


"tamam" dedim kapadım teli.


hemen kuzen var benim mustafa onu aradım nerdesin dedim sarıyerdeymiş.


"araba lazım bana bizim eve gelsene hemen ben seni geri sarıyere bırakırım" dedim


"tamam" geliyorum dedi kapadım telefonu.


hemen ustume bişeyler giydim yuzumu falan yıkadım. biraz sonra korna sesi duydum aha dedim kuzen geldi.


apar topar çıktım annem de arkamdan sesleniyo "nereye oğlum" diye ama anlatcak zaman yok mavi hasta lan. işim var dedim atladım arabaya.


bunu sarıyere bıraktım uğuru aradım.


"nerdesin" dedim "yeniköye girek uzereyim" dedi


"tamam dedim 5 dakkaya ordayım" kapadım telefonu.


kuzenin araba siyah bi 306 gti. gidiyo namussuz.


saat de öğle saati yollar da açık 2 kere ışıkta durdum mecburen cunku ehliyet yok korkuyorum amk polis molis cevirse hastam var desem de anlamaz.


neyse ben yenikoye geldim. bunların kapının oraya doğru giderken uğuru gördüm. daha kızları bekliyo çıkmamışlar. lan dedim sen tuğçeyi al arabaya sadece öavi benle gelsin. az bi seesini duysam kar benim için.


tabi lavuk dediğim gibi yaptı. maviler gelince "mavi sen adnanın arabaya gecsene biz bişey konuscaz falan" dedi.


muhtemelen ikisi de yemedi bunu ama kızcağızın hali yok amk uzatmamak için mecbur bindi benim arabaya.


kapattık gidiyoruz hastaneye, istinye devlete. kapattık dediğime bakmayın amk 1 km yol : )






neyse emen acilin önüne girdim ben amına koyym nası bi fren yaptıysam acildeki görevliler sedyelere davrandı yaralı falan var zannettiler heralde. kızın bi tek karnı ağrıyo biraz da ateşi var. yaralı olan benim amk kimsenin haberi yok.






--- arkadaslar tam yerine arabesk bağlayıp hikayeye devam etcem ama sunu acın amk arabeske baglayın lan siz de---


















neyse indik arabadan arkadan uğurlar da geldi. tuğçeyle mavi girdi içeri. biz arabaları park etcez yolun karsısına. acilin önüne park etmek yasak tabi.


arabaları bıraktık yolun karsısına geçtik acilden içeri.


bakınıyorum ben oraya buraya nerde bunlar diye.


tuğçeyi gördümvezne gibi bi yerde bişeyler yapıyo. kayıt acıyolarmıs, hasta kaydı.


"mavi nerde?" dedim


"içerde" dedi


içeri baktım ufak bi oda. bu zavallı mal gibi oturuyo içerde bi dandik sedyenin ustunde. doktor bekliyo. tabi ben bitirim cocuk oldum o an. yalandan delilik yapıyorum "doktor nerde lan?" falan diye bagırıyorum. bizi görenler hakkaten böyle 10 kursun yemiş bi hasta getirdik sanıyolar.


guvenlik muvenlik geldi guvenlik dediğim de bi tane yakasında serif rozeti gibi bişey olan bi gömlek giymiş bi malla bi hasta bakıcı.


"hayrıdır hemşerim" gibierinden bişey diyolar.


"hayrı mı kalmış lan doktor nerde çağırın gelsin" diyorum ben de yalandan deliliklere devam amk.


hasta bakıcı bana "bi senin hastan yok kardş biraz sessiz olun" falan dedi. ben altında kalırmıyım?


"sana mı sorcam lan" minvalinde bi şeyler dedim buna tam hatırlamıyorum. o ara güvenlik dediğim tıfıl "çıkarmısınız beyefendi dısarda bekleyin siz arkadaslarınız burda kalsın" dedi uğura baktım pısmış duruyo göt. dedim zaten delikanlılık yapacam derken çingene olduk daha rezil etmeyim milleti tamam dedim çıktım dısarı. sigara yaktım ust use 2-3 tane. bi söndürüp bi yakıyorum.


yarım saat sonra mavi geldi tuğçe geldi uğur yok.


"uğur nerde?" diye sordum rapor almış bunlar onun damgası mamgası varmı onları hallediyomuş. gelin dedim geçelim arabaya. benim arabaya doğru gittim. açtım kapıyı. mavi "adnan sen çok hızlı gidiyosun midem bulanıyo zaten ben uğurla gitcem" dedi.


"tamam" dedim göt olmuş bi halde.


ellerinde kağıtlar var. onlar ne dedim rapor bi de ilaç yazmış doktor recete var. ver dedim sunları aldım ellerinden receteyi aldım zaten amk adım bası eczane. bunlar "adnan biz alırız alma" falan dedi ama iplemedim tabi. giridm bi eczaneye.


"aga dedim şunları bi hazırlasana" o zaman kimlik no varmıydı yoksa kimlik mi verdim hatırlamıyorum ama kimlik lazım oldu gittim kimlik aldım maviden. mırın kırın ettiler ama adam bekliyo cabuk falan diyince verdi.


neyse gittim eczabeye para da verdim kaç para hatırlamıyorum. 3-4 kuutu ilaç vermiş. ilaçları alırken kimliği geri verdi tabi lan dedim bakayım sunun kimliğe. karsıya geçtim bunların yanına. geçerken de kimliğe bakıyorum. memleketi nere merak ettim amk.


uğur gelmiş arabada bekliyo bunlar mavi arkada uğurla tuğçe önde.


verdim ilaçları kimliği falan. ben de arabaya geçtim ama yalnızları oynuyorum amk. göt gibi kaldım arabada tek basıma. bindim bastım marsa bunlar önde tın tın ben arkada tın tın gdiyoruz.


100 metre gittik gitmedik uğur sinyal verdi sağa. lan dedim noluyo amk. yanastı durdu. hemen durdum ben de tabi bişey mi oldu diyorum hani kız kötü falan mı oldu. tam actım kapıyı cıkcam uğurun arabanın arka kapı açıldı.


mavi indi arabadan. ben tabi ne oluyo anlamadım amk.


baktım bana doğru geliyo.


lan diyorum mavi bana doğru geliyo heyecanlanın amk biraz!


geldi bindi sağ ön koltuğa. dünyalar benim oldu lan. kız geldi indi benim yanıma oturdu.


ama oyle horlanmısım ki "lan diyorum acaba arka koltuğa geçmek zor geldi diye mi öne oturdu?" araba tek kapı ya ben onu dusunuyorum : )


sonra tabi bu mallığı attım ustumden.


kız hafif guluyo ama o kadar belli ki hali yok lan.


"hosgeldin" dedim


"hosbulduk" dedi


"o araba da miden bulandı bu arabaya kusmaya geldin di mi?" dedim.


güldü birazcık ama "güldürme ya valla gülünce de ağrıyo her tarafım" dedi hemen. marsa bastım aynadan solu kesiyorum.


yavas yavas kalkıyorum falan bi ara vitesin ustundeki sag elimin ustunde bi sıcaklık hissettim. elime dokunmuş bana bişey soyliycek heralde ona bakayım diye. o elimitutunca ben arabayı stop ettirdim. bu yine güldü kafasını sağa çevirip benim mallığıma. "nolur yavas gidelim midem cok bulanıyo" dedi gülmeyle karısık. ben yine rezilim ama bu kıza rezil olup güldürmek bile güzeldi lan. o gülsün benim sayemde yanaklarında cıksın gamzeleri ben rezil olmusum cok mu?


zaten olduğumuz yerden mavilerin ineceği yer 5 dakka yok bile. kız yanımda diye sevindim ya şimdi ineceğini dusununce uzulmeye basladım amk.


tam bunların ineceği yere geldik uğur sağa çekti tabi inecekler ya. ben hızlandım. mavinin suratı görseniz kızın beti benzi attı lan. bu sefer ben güldüm "korkma korkma kaçırmıyorum seni" dedim.


ben oyle soyleyince bu utandı


"nereye gidiyoruz" dedi


"miden bulanmıyo mu kızım" dedim?


"evet" dedi


"tamam işte mideni bulantısını geçirmeye gidiyoruz" dedim


mal mal bakıyo suratıma anlamadı tabi bişey.






bizim jenerasyon genelde turk filmleriyle buyumustur. emel sayının bi filmi vardı. hulusi kentmen hasta buna perhiz veriyolar. adam bişey yemiyo yemedikçe halsizleşiyo falan. en sonunda emel sayın buna gizliden pastırmalı kuru fasulye yapmıştı yedirmişti de adam iyilestirmişti.


tabi bu illuminatinin gizli mesajı gibi işlemiş bilinçaltıma. kızı kahvaltı ettirmeye götürüyorum.


o ilk tanıstığımız gün tarabya'da bi kafeden bahsetmiştim hani. oraya gitmiştik de uğurlar arabadaydı falan. hayrola cafe. oraya gidiyoruz.


biz uğurları geçtik gittik ya merak ettiler tabi bu nereye götürüyo kızı diye. uğur beni arıyo bun da tuğçe.


ben acmadım ama o açtı telefonu.


ben duymuyorum tabi tuğçenin dediklerini ama "nerdesiniz" falan dedi heralde.


"adnanmidemin bulantısını geçircekmiş bilmiyrum" dedi


sonra heralde tuğçe beni istedi telefona uzattı bana telefonu.


unun bişey demesine fırsat bırakmadan "korkma kız kaçırmıyorum maviyi. hayrola'ya gidiyoruz gelin tost ısmarlayayım" dedim


kapadım teli kapamasam "yok mok" diyecek turp sıkacak işe.


bunun telefonu da aldım soktum cebime biliyorum yine arayacak bu nu tuğçe. nitekim oyle de oldu ama acmadım zaten o ara da gelmiştik biz cafeye.


neyse agalar biz arabayı da çektik guzel bi yere.


mavi mal mal bakıyo suratıma.


"karnın doymazsa miden bulanır tabi" dedim


amk yine yarım attık yanlıslıkla entryyi






neyse agalar biz arabayı da çektik guzel bi yere.


mavi mal mal bakıyo suratıma.


"karnın doymazsa miden bulanır tabi" dedim


"yok yemem ben zaten midem bulanıyo" falan dese de sipariş almaya geldi tabi bi eleman hemen


cam acık ya hemen daldı bu hosgeldiniz falan diye. hosbulduk dedim.


ne alrsınız dedi. uğuru biliyorum amk sucuk manyağı. mavinin de mideyi cok yormayalım diye "şimdi bizim arkadaslar da geliyo. sen bize 3 tane kepek ekmeğine beyaz peynir domatesli tost, 1 tane de bol kasarlı sucuklu karısık bi tost yap 4 tane de buyuk cay yolla ama biri açık" dedim.


adam aldı siparişleri gidiyodu. mavi "ya ben yeniycem niye soyluyosun bana bişey" dedi


"hee oyle mi?" dedim. adama seslendim geldi geri.


"aga bizim kepeğe beyaz peynir domates 3 taneydi ya 4 olsun arkadasım cok acıkmış" dedim tamam dedi gitti.


buna baktım. ters ters bakıyo ama tatlı bi ters. hosuna gitmiş ama gtmemiş gibi yapıyo.


tam o ara yanımıza bi araba yanastı uğurlar gelmiş.


tuğçe bi indi arabadan evlenmeden kaynana zulmü neymiş anladım amk. sanki kızı kaçırdık oyle kızmıs bize.


ben tabi şirinlik muskasına döndüm tuğcenin gazını alayım diye.


"sen bana kızıyosun ama kardeşin sana ne ısmarlıycak bi bilesen" dedim.


bu pek yumusamadı tabi ama mavi "ben dedim bişeyler yesek mi diye ondan geldik" dedi. ben tabi sasrdım. hiç öyle bi savunma beklemiyorum maviden.


5 dakkaya bizim tostlar çaylar geldi. benle uğur löp löp götürüyoruz ama tuğçeyle mavi yemiyo gibi.


onlara da bi iki şaklabanlıkla yedirdik tostları. bi fazladan tost vardı ya onu da uğurla ben bölüştük.


sonra ben cıktım cıdarı bu 3ü kaldı arabada. tuğçenin hafiften astımı vardı yanında sigara içince rahatsız ediyodu.


indim arabadan yaktım amk bi sigara. çekiyorum da çekiyorum ama bu sefer keyfteniçiyorum. mavi yanımda boğaz ayağımın altında karnım tok sigaram var daha ne olsun lan? daha ne isterim ben hayattan?


ben sigarayı içerken ayakta durmayı sevmyorum. oturdum amk yere. sırtı da dayadım arabanın tampona ayakları da uzattım aşağı sukrediyorum allaha.


bi ara kapı acıldı kafamı cevirdim mavi inmiş.


yanıma oturdu.


"niye indin? miden mi bulandı yine?" dedim


"bi sgara da bana verirmisin" dedi


kızdım. "hem midem bulanıyo hastayım diyosun hem sigara istiyosun yok sigara sana" dedim


"ama sen içiyosun" dedi


lan dedim suna laf sokayım. ben seviyorum ama o sevmiyo ya "sen benim her yaptığımı karsılıklı olarak bana yapıyomusun ki bunda boyle bi ornek veriyosun?" dedim


utandı heralde. sustu. biraz da kızarır gibi oldu.


"adnan" diye basladı.


ve ben o gün anladım ki mavi ne zaman "adnan" diye lafa baslasa hoslanmayacağım seyler soyleyecekti.


"adnan, belki ugurun tuğçeden duyup sana anlattığı bişeyler vardır ve sen bunları duyduktan sonra bi beklenti içine girmiş olabilirsin ama ben senin tanıdığın biri, daha doğrusu senin eskiden tanıdığın biri değilim. beni böyle bi yere koyma. ben maviyim. ve benim doğrularım arasında daha bitip bitmediği belli olmayan bi ilişkiyi hiçe sayarak daha hiç tanımadığım birine yesil ışık yakmak yok. benim için çok uğrastın bugun sağol ama hayatımda bi arkadas olarak konumlandırdım seni ve su an bunun otesine gecmemiz gibi bi durum soz konusu bile değil. lutfen beni anla" dedi. tam olarak kelime kelime yazmam imkansız ama uc asagı bes yukarı buydu soyledikleri.


o an siz ister inanın ister inanmayın zaman durdu. lafın gelişi soylemiyorum gercekten durdu. dalgalar, martı sesleri, arkadan çay bahcesinden gelen çay kaşığı sesi, arabanın fanından sırtıma vuran motor sıcağı... hepsi durdu. dondu kaldı. mavi bile durdu o da dondu


ve onlar donup kalmışken ben önce ayağa kalktım hani az önce ben allaha sukrediyodum ya bu sefer bildiğim butun kufurleri ettim allaha.


sonra bağırdım çağırdım ağladım sustum tekrar ağladım.


arabanın camlarına vurdum kırdım tamponuna vurdum eğildi. kafamı o oturduğumuz betona vurdum kanadı


en son atladım amk suya dibe cekti bişey beni.


nefessiz kaldım.


ciğerlerime su dolduğunu hissettim.


sonrası sessizlik sonrası karanlık. birden mavinin sesini duydum. "adnan" diyodu. gözlerimi actım zaman akmaya basladı tekrar. arabanın camları duzelmiş kaputu cillop dalga sesleri duruyo sırtımda motorun sıcaklığı... en son arkadan çay karıstıran adamın sesini de duydum hah dedim zaman akmaya baslamış.


elimde sigara paketi vardı sıkmışım onu. ortadan sıkılmış diş macununa dönmüş elimde. bu sefer ben konusmaya basladım. aynı onun gbi onun adını soyleyerek basladım lafa


"mavi.." dedim.


"mavi, evet sen bi suru sey soyledin coğunda da haklısın. evet bu sekilde bi ilişki sana yakışmadığı kadar bana da yakışmaz ama ben sana gel benim ol diye sadece o gün cevahirde dedim. sen bana hayır dedin. ben o günden sonra yuzune bakamadom senin taa ki bu hastalık mevzusuna kadar. evet belki bu sekilde bile görüşmemiz cok yanlış ama... "


tam burda elimde büzüşen sigara paketini suya attım. paket biraz uzaklasıyo snra dalgalar yuzunden bize doğru gelip kıyıya vuruyodu. devam ettim konusmaya


" ... ama sen su sigara paketine baksana. ben onu suya atsam da hem de ondan fersah fersah suya, akıntılı bi suya bak o bile tam uzaklasırken yine bize dönüyo gelip kıyya vuruyo. söyle hadi git de o sigara paketine sözün gececek mi? diyosan ki benim değil senin paketin o sen de ben de diyebilirim. hadi git paket gelme bi daha buraya istemiyoruz seni. al uzaklasıcak mı izle. az sonra bi dalga daha da hızlı atacak onu kıyıya bize doğru. senin sözün benim sözüm daha bi sigara paketine geçmezken benim kalbime nasıl geçecek? ben senden uzaklassam nolcak? kader bi dalga yollayacak bana ben yine tepetaklak vurucam kıyılarına. bu benim elimde değil mavi. allah belamı versin ki değil. keşke olsa ama değil. kaderim senin onune attı beni ister bırak dalga dalga vurayım kıyılarına ister cek cıkar beni sudan kurut yak içine cek. ama bil ki hangisini yaparsan yap ben bi şekilde yanında olucam. ya ayaklarının dibinde ya da nefes nefes içinde"


bekledim bi bakısını bekledim evet demesin ama bi bakıs olur ya hani "evet dedirt bana", "hadi ikna et beni" diyen, o bakısı bekledim ama yuzume bile bakmadı.


kalktı.


"tuğçe hadi gidelim" dedi önce


sonra uğura baktı "eve bırakırmısın bizi lütfen" dedi.


ben o gün ağlamadım ya bi daha ağlamam amk.


gittiler.


hesabı ödedim çıktım gittim sarıyere arabasını verdim kuzenin.


"beni zirvenin oraya bıraksana" dedim


"noldu" falan dedi ama cevap vermedim.


sarıyer meydanda lisenin karsısındaki tekel bayiinden de 8-9 tane bira aldırdım. cıktık zirvenin oraya indim. yolladım bunu. içtim içtim durdum mal gibi tek basıma. aksam olunca uğur aradı. açmadım.


sonra teli kapadım.


1 saat sonra falan geldi bu yanıma.


"nerden buldun lan beni" dedim.


"idmana gittim tuğçeleri bırakıp. dönünce dus mus aldım eve gittim annen evde yok diyince ilk burası geldi aklıma" dedi


elimli gel otur anlamında yere koydum. geldi oturdu. git lan muzik ac bize dedim. üstünde arabesk yazan bi mp3 vardı onu taktı.


ilk çıkan sarkı az önce linkini verdiğim şarkıydı işte.






cengiz kurtoğlu - gece olunca






"sevmedin hiç neden böyle seveni, içimde sızlarsın gece olunca... "








Saturday, July 28, 2012

The Dark Knight Rises.



Şimdi başta konuşmak istediğim bir konu var, şehrimdeki sinema seversizliğe değinmek istiyorum. Seversizliğin yanında umursamazlığına da. Nerdeyim, Gaziantep! İlk olarak burada bana en yakın avm'deki sinemayı tercih edip, ilk seansında olmak istedim. Ama oradaki güzel ablamız, filmin daha gelmediğini söyledi. GELMEDİ Mİ? O zaman neden iki salonda birden gösterime giriyor ve seanslara ulaşılabilir gözüküyor? FİLM HAZIR DEĞİL imiş. Ee öbür seansa hazır olur mu? BİLEMİYORUM imiş. Hay yarabbim, sabırla uzaklaştım oradan. Diğer bir tercihim şehrin çok dışında bir sinema salonu idi. Oranın da ilk seansına yetişebildim, gözüm kara. İlk seans olucak arkadaş! 10 dk var gözüküyordu filme. Yetiştim ulan gülümsemesiyle bileti alırken, burdaki güzel ablamız da filmin hazır olmadığını, diğer seansı beklememizi söyledi. Şimdi bu nedir abi? Bu umursamazlıktır apaçık. Oraya tüm salonu dolduracak seyirci gelse, aynı şey olur mu muamma ama, bu şehir sinema sevgisizliğinin ötesinde, sinemalarıyla da sevgisiz. Yani, hadi diyelim ki onların da suçu olmasın, buranın insanının pek sinemayla iç içe olmayışı, -ama iş Recep İvedik olunca bu değişiyor, tuhaf- onları da umursamaz yapsın. Ama gelen 7-8 kişi bile olsa, saygı duyulması gereken bir yerdesin. O filmi hazır edeceksin, ha olmuyorsa da 11.30 seansını es geçip, 12.45'ten başlatacaksın. -ve evet, koca salonda on parmağı bile geçemedik, ilk seans ilk gün şeysine veriyorum diyelim-

Bir virajla hemen filme geçiyorum. Olaylı galasının verdiği şok ve üzüntü dışında; aylar saydık, haftalar saydık, günler saydık, saatler saydık ve sonunda kavuştuk. Evet, Nolan her zamanki örgülü kazağını giymiş karşımızda duruyor. İlk yorumum, bu film diğerlerinin yanında havada kalıyor yorumlarına karşı olarak gelecek. Hayır, havada kalmıyor. Bu film sadece diğer serilerine göre daha ciddi. Evet, doğru kelime bu olmalı. Çünkü, bu bir son. -mu acaba'sına geleceğim,çünkü emin değilim- Ve, daha fazla bir duygusallık barındırıyor içinde. Batman, yani Christian Bale 8 yılın üzerindeki yüküyle daha kırılgan, daha çökmüş ve ''artık emekli olduk bizde be abi'' ambiyansıyla bir start veriyor. İlk filmde, bir doğuş, karakterin oturuşu mevcuttu. İkinci filme geldiğimizde, Joker'in katkılarıyla, film farklı bir boyut kazandı; renkliydi. Bruce Wayne'in hayatı her zamanki piçliğindeydi. Batman'in oyuncakları daha ön plandaydı. Ama bu filmde, bir adam var ki, bu adam gerçekten korkutuyor; Bane. Ciddiliğini fizikselden öte, Batman'e ve Gotham'a bu kadar yaklaşmasından alıyor. Diyorsunuz ki, tamam, bu adam gerçekten de bu işi bitirecek. Joker'in ya da diğerlerinin isteyip de yapamadıklarına çok yakın, onlar bile toplansa Bane'i seçip gönderirler, o derece. Bu yüzden, kesinlikle acımasız bir karşılaştırma yapılmamalı. İki kötü karakter de filme farkı şeyler katıyor. Bunu özellikle belirtmek istedim. Ha, havada kalıyor yorumunu şu bakımdan kabul edebilirim, filmde göz ardı edilmeyecek hatalar mevcut. Mantık hataları bunlar. Tabi ki, keşke bunu yapmasaydın Nolan diyorsunuz. Ben de diyorum. Bu yüzden de birazcık kırıldım kendisine. Başka bir nokta, Batman'in uçan oyuncağı dışında, bu sefer kendi gücüne ya da benim deyimimle kas gücüne abandığını görüyoruz. Tamam iyi ama dövüş sahnelerinde daha büyük bir beklenti içindeydim açıkçası, bu sebeple daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Bunun dışında, yeni eklenen karakterlerden Miranda, yani Marion Cotillard en kötü performanslarından birini sergiledi. Zaten bir fazlalık gibiydi, hani sanki Nolan, ''Marion seni severim, gel bu filmde de bir küçük rolde oyna bari'' demiş havası vardı, filmi izlerken bunu baya hissediyorsunuz. Filmin sonuna hitaben, karakteri için -ha, tamam- deyip geçiyorsunuz. Diğer yenimiz ise, cesur ve akıllı polis memurumuz Blake yani Joseph Gordon-Levitt. Ona Marion kadar yüklenemem, çünkü yine filmin sonuna hitaben, karakterinin daha da anlamlandığına inanıyorum. Diyebileceğim sadece, gayet iyi bir oyunculuktu yine. Ki Joseph Gordon-Levitt de yükselişe geçen oyunculardan. -kendisinin  Heath Ledger'a olan benzerliği bende hep bir artı, o başka-  Selina karakterinde gördüğümüz Anne Hathaway'e de çok bir şey diyemem, hakkını vermiş çünkü başta ismini ve filmdeki karakterini duyduğumda çok güvenmemiştim kendisine. Beni haksız çıkardı. Kedi Kadın tiplemesini daha oturaklı bir şekilde sundu. Ama onun hikayesini de daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmek isteyen benim gibi seyirciler olacaktır. Ve Tom Hardy, ah canımın içi. Bu herifi harbiden seviyorum. Yine harika bir performanstı. Fazlasıyla tatmin ediciydi. Özellikle son sahnelerde beni daha çok etkiledi. İlerde bir aşk-romantik filminde görürsek kendisini hiç şaşırmam. -Tom Hardy ve -bu filmle alakasız olsa da yine de belirtmek isterim- Ryan Gosling, son zamanların favori oyuncularımdan zaten- Diğer oyuncular da, gayet başarılı bir şekilde yine karşımızdaydılar. Son film adına, eskilerden gelen ve yine görünen sürpriz karakterler, küçük ama etkili bir yere sahipti.

Gelelim müziklere. Hans Zimmer, tapılası adam, bu filmde daha ön planda ve devleşiyor. Müzikler, her kareyle mükemmel uyum içerisinde. Zimmer, bir bakıma bu söylediğim eksikliklerin yanına büyük bir artı koymayı başarıyor. Zaten, şimdiye kadar yaptıklarıyla hiç hayal kırıklığı yaşatmış değil, o yüzden adının geçtiği her yerde, her zaman saygıyla eğilirim. -gelir gelmez hemen soundtrack'e abandım bile-

Çok spoiler vermeden, artık kepenkleri indirmeli. Son olarak diyeceğim o ki, Nolan, Batman hikayesine farklı bir boyut kazandırdı. Bunu kimse inkar edemez. Batman'i başka şekilde tanıttı ve daha çok sevdirdi. Tabi ki, bu önceki Batman uyarlamalarını unutmamız anlamına gelmiyor. Her şeyin yeri ayrı. Diyebiliriz ki Nolan'ın Batman'i daha ciddi, daha oturaklı bir senaryo ve kadroya sahip. Film, bazı hatalarına rağmen, hakkı yenilemez derecede iyi. Özellikle son zamanlardaki açığı göz önüne alırsak. Olması gereken tipik son dakika Nolan sürprizleriyle birlikte gerçekten bir son filmi miydi, yoksa sadece bir başlangıç mı, -başta söylediğim o kararsızlık- bunu sanırım zaman gösterecek. Mutlaka izlenmesi gereken bir yapım olduğunu düşünerek, gitmelisiniz diyorum. İyi seyirler.

Tuesday, July 24, 2012

Ödem söktürücü çay tarifi

Anasayfa


Ödem söktürücü bitkisel çay ile sizi rahatsız eden vücudunuzda şişlik gibi sorunlara yol açan ödemleri ebediyen vücudunuzdan söküp atabilir ve daha sağlıklı, şiş olmayan bir beden ile hayatınıza güzelce devam edebilirsiniz. Doğanın şifalı bitkilerinden hazırlanan ödem söktürücü çay mısır püskülü, kiraz sapı, maydanoz, yeşil çay ve karanfil ile ödem sorununuza çözüm oluyor.






Vücudunuzdan ödemi atmak için doğal ve bitkisel yöntemleri tercih ettiyseniz eğer mısır püskülü, kiraz sapı, maydanoz, yeşil çay ve karanfil ile hazırlanan ödem söktürücü çay gibi akhuş ağacı, ıhlamur çiçeği ve melekotu kökü ile de hazırlanan ödem söktürücü çayı da hazırlayıp içebilirsiniz. İşte sizlere iki farklı bitkisel ödem söktürücü çayın tarifi.




Bitki uzmanlarının önermiş olduğu ödem söktürücü çay nasıl hazırlanır?




Tarif 1




Malzemeler




  • 20 gr. Akhuş ağacı yaprağı





  • 15 gr. ıhlamur çiçeği





  • 30 gr. Melekotu kökü (toz)





  • 1 lt. su







 




Bir litre suyun içine tüm malzemeleri ekleyin. Ardından suyu ateşe koyun ve beş dakika kaynatın. Daha sonra da süzerek sıcak sıcak üç öğün için.




Tarif 2




Malzemeler




  • 2 su bardağı su





  • 2 adet tane karanfil





  • Yarım tatlı kaşığı iri yapraklı yeşil çay





  • İrice bir tutam kiraz sapı





  • 6 adet saplarıyla birlikte maydanoz





  • İrice bir tutam mısır püskülü







 




2 litrelik suyu kaynatın. Kaynayan suya tüm malzemeleri ekleyin. Daha sonra 4 dakika demlemeye bırakın ve süzerek ılık ılık için. Kesinlikle ödem söktürücü çay soğuk içilmemelidir.



Aranan Kelimelerödem çayı tarifleriödem söktürücü

FOTO: Barcelona'lı Pinto imajını koruyor





Barcelona'nın yedek kalecesi Pinto imajını korumak için epey bir uğraş veriyor. İdman öncesi kuaföre giden 36 yaşındaki kaleci bir saatten fazla bir vakit ayırıp saçlarını örgü şeklinde yaptırıyor. Anlaşılan bu uzun sürede canı sıkılan Pinto bu fotoğrafı çekip takipçileriyle twitter üzerinden paylaşmış.

Wednesday, July 18, 2012

Mobilya Dekorasyon






Çok Şık Değişik Yeni Lif Örnekleri , Yepyeni ve Birbirinden Güzel Lif Modelleri
Marifetli bayanların el işi göz nuru birbirinden güzel ve banyolarınızda oldukca kullanışlı Yeni,Farklı Lif örnekleri…






















 Devamı...










Dekoratif nevresim takımları, şık ve zarif nevresim takımı çeşitleri rengarenk
Şık ve göz kamaştırıcı desenlerin birleştiği kaliteli kumaşlardan üretilen Yatak odalarınızı renklendirecek canlandıracak Devamı...










Çok şık ve çok güzel Desenli Çelik Tencereler, kaliteli ve dekoratif Desenli Çelik Tencere çeşitleri
Mutfaklarınızda renkli ve canlı ışıl ışıl bir ortam yaratmak istiyorsanız işte bayanlar Devamı...










Çok şık desenli fayans çeşitleri, dekoratif harika desenli fayans modelleri 2012-2013










 Devamı...










Harika dekoratif ev aksesuarı örnekleri, evinizi güzelleştirecek şık ve zarif yeni ev aksesuarı modelleri
Evinizi farklı aksesuarlarla farklılaştırmaya ne dersiniz sevgili hanımlar cevabınız evet ise Devamı...










Yeni Desenli Çaydanlık Örnekleri En Güzel Desenli Çaydanlıklar
Şık ve Kullanışlı Desenli Çaydanlık Modelleri
Mutfaklarınıza renk katıcak birbirinden güzel ve müthiş desenlerden oluşturulmuş Devamı...










Dekoratif desenli cam kapı çeşitleri, şık ve zarif desenli cam modelleri
Cam kapı yaptırmak içi model arayanlar aşağıda sizin için seçtiğimiz modelleri incelemenizi tavsiye ederiz.







 Devamı...










En İyi ve En Kaliteli Desenli Boyalar  Hangileri?

DESENLİ BOYANIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR

Duvar kağıdı görünümlüdür.
Duvar kağıdından çok daha hesaplıdır.
Diğer boyalardan 2 kat daha uzun ömürlüdür.
Diğer Devamı...










Çok şık ve dekoratif desenli abajur modelleri
Abajur ev dekarasyonunda tercih edilen nerdeyse ilk parçalardan biridir. Desenli abajurlardan hoşlananlar için aşağıdakilerini incelemenizi tavsiye ederiz.









 Devamı...

Tuesday, July 17, 2012

Bayan Şapka Örnekleri 10





























Bayan Şapka Örnekleri 10

Bayan Şapka Bere Örnekleri,Women's Beret Samples

Bayan,Şapka,Bere,Örnekleri,Women's,Beret,Samples,Examples of Women's Hats


TÜRBAN NEDİR?











A) Türban bir metre, desenli, desensiz bir tekstil ürünüdür.











B) Türban KUTSAL bir şeydir, dolayısıyla takan da KUTSAL olur











Kimse B şıkkını seçmemi beklemesin, türban kutsal bir şey değildir, Kabe örtüsü ya da namaz kılınan seccadeye bile bir ölçüde 'kutsallık' kavramı iliştirilebilir (hatta 70 yaşındaki ninenize seccade nedir diye sorsanız, "üzerinde namaz kıldığımız örtüdür çocuğum " diyecektir )ama türbana asla. Türban kutsal bir şey değildir, takanı da takmayandan daha dindar, daha namuslu, daha ahlaklı yapacak sihirli güçlere sahip değildir.

Monday, July 16, 2012

Şapka Bere Örnekleri 287







































Şapka Bere Örnekleri 287

Bebek Çocuk Şapka Bere Örnekleri,Children's Hats Beret Baby Samples

Bebek,Çocuk,Şapka,Bere,Örnekleri,Children's,Hats,Beret,Baby,Samples



Hamilelikte yüksek ateşe dikkat

Halk arasında ateş olarak da tanımlanan vücut sıcaklığının anormal derecede yükselmesi "hipertermi" olarak adlandırılır.





Hamilelikte ateş yükselmesi bazı sorunlara neden olabilir.Beyoğlu Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Adli Şadi Karaman hamilelik ve yüksek ateş hakkında bilgiler verdi.

Hamilelikte Yüksek Ateş:

Tıpta yüksek ateş ya da hipertermi olarak bilinen durum, vücut ısısının normal değerler üzerine çıkmasını ifade eder. Normal vücut ısısı 36-37 derece ( C ) arasında seyreder. 37 derece ( C ) nin üzeri durumlar yüksek ateş olarak kabul edilir. Ateş yükselmesi vücutta oluşan normal dışı bir durumun ilk belirtisidir ve vücut savunma mekanizmalarının faaliyete geçtiğini bize bildirir. Hamile kadınlarda normal vücut ısısı

Hamile olmayanlarla aynıdır. Tek fark yüksek hormon seviyeleri ve vücut direncindeki düşüklük nedeni ile hamile kadınlarda yüksek ateşin daha kolay ortaya çıkması ve etkilerinin de çok önemli olmasıdır.

Hamilelikte yüksek ateş nedenleri nelerdir?

İki grupta incelenirler:

1) Enfeksiyon nedeni ile ortaya çıkan yüksek ateşler:

Gebelikte en sık görülen enfeksiyonlar, gribal enfeksiyonlar, akut üst solunum yolu enfeksiyonları ve üriner (idrar yolları) enfeksiyonlarıdır.

2) Enfeksiyon dışı nedenlerle ortaya çıkan yüksek ateşler

Bu grupta da yüksek ısıya uzun süre maruz kalmak (hamam, sauna, güneş çarpması) ve alerjik reaksiyonlar ve gıda zehirlenmeleri sayılabilir.

YÜKSEK ATEŞİN HAMİLELİKTE ZARARLARI

Yüksek ateşin hamilelikteki olumsuz etkileri, ateş oluştuğundaki gebelik yaşı ve ateşin yükseklik derecesi ve süresi ile ilgilidir. Yüksek ateşin zararlı etkilerinin genellikle 39.derece ( C ) üzerinde ortaya çıktığı bilinmektedir.

1) İlk Üç Aydaki Zararlı Etkiler: İlk üç ay yüksek ateşin hamilelikte en tehlikeli olduğu ve en çok hasar oluşturduğu dönemdir. Bu dönemde organ oluşumları devam etmekte olduğundan ateşin olumsuz etkileri fazladır. Başlıca olumsuz etkiler:

 a) Düşük riskinin artması

b) Nöral Tüp Defektleri denen sinir sistemi oluşum kusurları: Sinir sistemi oluşumu 3-8 haftalar arasında tamamlanır. Bu süre içinde yüksek ateşe maruz kalan gebelerde sinir sisteminin açık kalması ve merkezi sinir sistemi kusurları 3 kat daha fazla oluşmaktadır.

 c) Baş gelişim anomalileri (Mikrosefali )

 d) Göz, damak, çene anomalileri

 e) Kalp kapak anomalileri, sol kalbin gelişme geriliği

 f) Kol ve bacak anomalileri

 g) Zeka geriliği

2) İkinci Üç Aydaki Zararlı Etkiler: Yüksek ateşin en az zarar verdiği gebelik dönemidir. Az sayıda erken doğum ve su kesesi erken açılması rapor edilmiştir.

3) Son Üç Aydaki Zararlı Etkiler: Bu dönemde yüksek ateşin en sık neden olduğu sorun su kesesi erken açılması ve bazı enfeksiyonların yol açtığı Korioamnionitis denen amnion suyunun iltihaplanması durumudur. Bu durum hem anne hem de bebek hayatını tehdit eden son derece ciddi bir hastalıktır. Yüksek ateş doğum ağrılarının erken başlamasına da sebep olmaktadır.

TEDAVİ VE KORUNMA

Hamilelikteki yüksek ateşin tedavisindeki asıl amaç ateşin düşürülmesi ile birlikte

ateşe neden olan faktörün ortadan kaldırılmasıdır. Ateş nedeni enfeksiyon ise bakteriolojik çalışmalarla (Kültür, antibiogram) etken mikroorganizma tespit edilip uygun ve gebeliğe zararsız antibiotiklerle (Ör:Penisilin ve ampisillin grubu gibi) enfeksion tedavi edilmelidir.

Ateşin düşürülmesi için ılık duşlar, soğuk kompresler ve Parasetamol grubu ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

Ateş nedeni enfeksiyon dışı faktörler ise bunlardan uzaklaşmak yeterlidir.( Sıcak ortamlardan uzaklaşmak, allerjik yiyecekleri tüketmemek gibi )

Korunma tedbirlerinin başında gebelerin enfeksiyon riskinden kaçınmaları gelmektedir. Özellikle hasta olan ortamlara girmemeleri, kalabalık yerlerde maske takmaları faydalı olmaktadır.

Vücut direncini artırmak için hamilelerin dengeli beslenmeleri, gerektiğinde multivitamin kullanmaları son derece önemlidir.

Hamilelerin ayrıca sıcak hamam, sauna, sıcak küvette banyo gibi ortamlardan kaçınmaları ve güneşte fazla kalmamaları gerekmektedir. Sıcak günlerde ve ortamlarda hamileler çok su içmelidirler.

2012 Modası Abiye Modelleri




2012 nin yeni modası hiç şüphesiz ki abiye.. Abiye gece kıyafeti olarak düşünürsek düğünlerde , davetlerde , özel gecelerde ve partilerde kuşkusuz giyebilirsiniz ve bulunduğunuz yerde en şık kişi olabilirsiniz. Abiyeler genelde her kadına yakışır ve kadın onu üzerinde asaletle … Continue reading Source: www.abiyetr.com

Kepenk detayları otomatik kepenk




Otomatik kepenk detayları ve ana parçaları aşağıda listelenmiş şekildedir..





http://www.kepenk.com.tr

Saturday, July 14, 2012

Tırnaklarını nasıl kesiyorsun?






El ve ayak parmaklarının uçlarında bulunan, parmakları dış etkilerden koruyan boynuzsu maddeler olan tırnaklar zamanla uzar. Uzayan kısımların kesilmesi fıtratın (insan yapısının) gereği olan sünnetlerdendir. Hz. Peygamber fıtrattan olan beş temizlikten birinin de tırnakların kesilmesi olduğunu belirtmiştir. Tırnaklar uzayınca etle tırnak arasına pis, mikroplu şeyler girer. Bilhassa el parmakları vücudun hemen her yerine, özellikle yemek yerken ağza değeceğinden, buralara mikropları bulaştırır. Koruyucu hekimlik açısından da tırnakların kesilmesi çok önemlidir. Abdest ve gusül esnasında suyun tırnak altlarına (uzayan kısmın altına) ulaşması şarttır. Pislik dolu olduğu için buralara su ulaşmazsa temizlik olmaz. Güzellik niyetiyle, temiz tutulsa da tırnak uzatmak yanlıştır, sünnete aykırıdır.





Tırnak kesmek sadece, Hac veya Umre ihramı süresince yasaktır. Bunun dışında her zaman kesilebilir. Halk arasında bazı gün ve zamanlarda, meselâ geceleyin tırnak kesilmez şeklinde yanlış bir inanç vardır. Elektriğin olmadığı zamanlarda, kesilen tırnağın nereye sıçradığının görülemediği düşüncesinden kaynaklanan bu kanaat, böyle durumlar için geçerli olabilir. Fakat bugün, elektriğin aydınlattığı ortamlarda gece tırnak kesmenin hiç bir sakıncası yoktur. Kesilen tırnaklar gelişi güzel bir şekilde bırakılmamalı, uygun bir şekilde ortadan kaldırılmalı, yok edilmelidir.





TIRNAK KESME EDEBİ

El ve ayak tırnakları beraberce kesilebilir mi? Bunun için belirli bir gün var mıdır?

Kesilebilir. Tırnak kesmenin belirli bir günü yoktur. Gerektiği her an (yani uzayınca) kesilebilir. Önce ellerinkini, sonra ayaklarınkini kesmek, ellere sağ elin işaret parmağından başlayıp, eller avuç içleri birbirine gelecek şekilde birbirine yapıştırıldığında parmakların oluşturduğu daireyi sağa doğru giderek tamamlamak, sonra sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağında bitirmek müstehap görülmüştür. (Hattâb es-Sübkî, el-Menhel I/189) Gazalî'nin söyledigi budur.

Bu konuda görüşler vardır. Efdal olan, tırnakların haftada bir kesilmesidir. Onbeş güne kadar bırakmasında da bir mahzur yoktur. Kırk günü aşması ise, harama yakın (tahrîmen) mekruhtur.





Ama tırnakları çok uzayıp, sınırı aşmayacaksa, bekleyip cuma günü kesmek (özellikle camiye gidecek erkekler için) müstehaptır. Bu konuda Fetâvây-i Kâdihân'da şöyle denir: "Bir adam tırnak kesmek ya da saç traşı olmak için, cuma gününü belirlese; başka günlerde de bunun câiz olduğunu kabul etmekle beraber, cumaya kadar beklemesi tırnak kesmeyi çok geciktirmiş olsa, bu mekruh olur. Çünkü tırnakları uzun olanın rızkı kıt olur. Eğer çok geciktirmiş olmayacaksa ve cumayı hadîsin tavsiyesine uymak için bekliyorsa bu müstehaptır. Çünkü Aişe Validemizden nakledildiğine göre, Rasûllullah Efendimiz: "Kim cuma günü tırnaklarını keserse, Allah onun öbür cumaya kadar ve üç gün daha fazla belâlardan korur" (Kadihân (Hindiyye kenarında) NI/411; Hindiyye V/358 Benzer hadisler için bk. el-Hindî, Kenzu'I-ummâl VI/656 659)


Selam ve dua ile...



















Kaynak:

Sorularla İslamiyet


Friday, July 13, 2012

Oktay Usta Kolay Pide Tarifi


Oktay Usta Kolay Pide Tarifi




Malzemeleri: Hamur İçin : - 1 Su bardağı su

- 1 yemek kaşığı zeytinyağı

- 2 su bardağı un

- Yeteri kadar tuz

- 1/2 tatlı kaşığı toz şeker

- 1/2 tatlı kaşığı yaş maya




İç Malzemesi : - 250 gram dana kıyma

- 1 adet kuru soğan

- 2 adet domates

- 1 sivri biber

- Yeteri kadar tuz

- Yeteri kadar karabiber




Yapılışı: Hamurumuzu yapmakla başlayalım. Bir kap içerisine unumuzu koyalım ve su, zeytinyağı, tuzu ve şekeri ekleyelim. Ortasına bir çukur açalım ve buraya da mayayı koyalım. Yavaş yavaş çukurumuzu kapatalım ve hamurumuzu yoğuralım. Hamur kıvama gelince biraz dinlendirelim. Daha sonra içini yapmaya başlayalım. Sivri biberlerimizi de yuvarlak yuvarlak ince ince keselim.

İlk önce kuru soğanlarımızı yemeklik şekilde doğruyoruz. Daha sonra Domateslerimizi soyarak küçük küçük doğruyoruz. Bir kap içinde kıymayı, domatesi, soğanları, biberimizi, tuzumuzu ve karabiberimizi koyalım iyice karıştıralım ve hamuru yağladığımız fırın tepsisine yayalım. Pidenin içini üzerine paylaştıralım. Kenarlarını bir parmak kadar boş bırakalım hamur kalsın sadece iç koymayalım ve 220 derece önceden ısıtılmış fırında bu pidemizin kenarları pembeleşinceye kadar kızartalım. Kolay pide tarifi miz hazırdır. Afiyet olsun.

Thursday, July 12, 2012

Evde Karadutlu Dondurma Tarifi :)






Karadutlu tarifimi paylaşacağımı yazmıştım evvelden. Çileklinin ile benzer bir tarifi var. Çokta basit. Özellikle Tefal dondurmacım ile çok kolay ve kısa sürede hazırlanabiliyor. Buzluğa konmadan bile hemen yenilebilecek kıvamda. Özellikle çocuklar için. :))





Malzemeler:


500 gr karadut
8 yemek kaşığı pudra şekeri

300 gr krema





Hazırlanışı:

Karadutları yıkarız. Karadutları ve pudra şekerini mikser veya rondoya koyarız. Püre haline gelinceye kadar çekin. Kremayı mikser ile krem şanti kıvamına gelinceye kadar çırpın. Karadut püresini kremanın üzerine dökerek el çırpma teli ile karışıncıya kadar çırpın. Dondurma makinesini çalıştırıp üzerine yavaş yavaş tüm malzemeyi dökerek 15-20 dakika kadar çalıştırın. Zaten yavaş yavaş katılaşmaya başladığını göreceksiniz. Spatula ile buzluğa atacağımız kaba atın ve -18 C'de donmaya bırakın. :)


Afiyet olsun.





Goz Makyaji Pratik ve Hızlı Nasıl Yapılır?




Goz Makyaji Pratik ve Hızlı Nasıl Yapılır?



















http://tesetturmodam.blogspot.com/

Wednesday, July 11, 2012

Gelin Giydir










Gelin olan kızımız, gelinlik almak için alışverişe çıktı.Hayatının en mutlı gününde, en güzel olması onun en doğal hakkı... Hadi ona yardım edelim de bu özel günde şık görünsün.



































yemek tarifleri resimli







Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Tepsi Mantı Tarifi


MALZEMELER (8 Kişilik)


Hamuru İçin


* 2 Çorba Kaşığı Sıvıyağ


* 1 Adet Yumurta


* 1 Tatlı Kaşığı Tuz


* 6 Su Bardağı Un


* Yeterince Su

Sosu İçin

* 1 Çorba Kaşığı Tereyağı

* 250 gr Kıyma

* 1 Adet Sivribiber

* 1 Çorba Kaşığı Salça





Tepsi Mantı tarifi


1 – Unun ortasını havuz gibi açıp, yumurta, su ve tuzla yoğurarak hamur yapalım. Hamuru bezelere ayırarak 15 dakika bekletelim. Bezelerden ince yufkalar açalım.

2 – Yufkaları küçük kareler şeklinde keselim. Yıldız şeklinde katlayıp, yağladığımız tepsiye dizip, fırında kızartalım.

Sosu için; kıymayı yağda kavuralım. Kıyılmış yeşil biberi ekleyip üzerine bir bardak suda eritilmiş salçayı dökelim. Sarmısaklı yoğurtla servis yapalım.


Kolay pratik Tepsi Mantı Nefis makarnalar pilavlar



Kategori : : Makarnalar pilavlar


Etiketler:Resimli Makarnalar pilavlar tarifleri,Videolu resimli Makarnalar pilavlar tarifleri, Oktay usta resimli Makarnalar pilavlar tarifleri



Benzer Tarifler







  • Tavuklu Mantı  

    Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Tavuklu Mantı Tarifi MALZEMELER 2 adetYumurta 2 Su Bardağı Un 1 Çay Kaşığı [...]








  • Fırında Tavuklu Mantı  

    Nefis tavuk yemekleri  En güzel Fırında Tavuklu Mantı Tarifi MALZEMELER Hamuru İçin: 2 adet Yumurta 2 Su Bardağı [...]








  • Yoğurtlu Makarna Yalancı Mantı Tarifi | -Pilav ve Makarnalar

    Pilav ve Makarnalar Yoğurtlu Makarna Yalancı Mantı Tarifi | [...]








  • Nohutlu Mantı Çorbası  

    Nefis corba tarifleri  En güzel Nohutlu Mantı Çorbası Tarifi Malzemele r 200 gr, hazır küçük mantı 1 su [...]








  • Milföy çanağında köfteli makarna  

    Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Milföy çanağında köfteli makarna Tarifi Malzemeler: yarım p. mantı makarna 1 su b. [...]








  • Tepsi Kebabı  

    Nefis kebaplar resimli oktay usta kofteleri kebaplari kolay basit kofteler  En güzel Tepsi Kebabı Tarifi Malzemeler 500 gr. [...]








  • Manti Makarna Tarifi Tarifi | -Pilav ve Makarnalar

    Pilav ve Makarnalar Manti Makarna Tarifi Tarifi | [...]








  • Patatesli Mantı Tarifi-Hamurişi Tarifleri

    Nefis Hamurişi Tarifleri  En güzel Patatesli Mantı Tarifi  Malzemeler:1 YUMURTA3 SU BARDAĞžI UN1-2 KAHVE FİNCANI SU1-2 ÇORBA [...]








  • Domates Tepsi Musakkası  

    Nefis sebze yemekleri tarifleri  En güzel Domates Tepsi Musakkası Tarifi • 1.5 kilo domates • 1 çay bardağı [...]








  • Mantı  

    Nefis et yemekleri tarifleri  En güzel Mantı Tarifi MALZEMELER (5 Kişilik) HAMURU İÇİN: 3-4 su bardağı un 4 [...]








  • Mantı Tarifi | -Hamur İşleri

    Hamur İşleri Mantı Tarifi | [...]








  • Kıymalı Tepsi Böreğži Tarifi-Börek Tarifleri

    Nefis Börek Tarifleri  En güzel Kıymalı Tepsi Böreğži Tarifi  Malzemeler:1 kilo yufka 300 gr. kıyma2 soğan4 yumurtaNot: [...]








  • Sebzeli Makarna Kubbesi  

    Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Sebzeli Makarna Kubbesi Tarifi Malzemeler: Yarım paket makarna 3 adet domates 1 çay [...]








  • Içli Manti Tarifi | -Hamur İşleri

    Hamur İşleri Içli Manti Tarifi | [...]








  • Avokado Soslu Makarna  

    Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Avokado Soslu Makarna Tarifi MALZEMELER (4 kişilik) * 500 gr. makarna * 4 [...]








  • Akdeniz Makarnası  

    Nefis makarnalar pilavlar  En güzel Akdeniz Makarnası Tarifi MALZEMELER * Beyaz Peynir * Siyah Zeytin * Domates * [...]